Edebiyatımızın ilk realist köy romanı Karabibik, teknik açıdan eleştirilere maruz kalırken, bence 1890 yılında yazılmış olması göz ardı ediliyor. Üstelik yazarın bu çabasının, kendinden sonraki natüralist eserlere önderlik ettiği de yetkin edebiyatçılarca kabul edilmiş bir gerçek.
Karabibik, Antalya Kaş'ta Beymelek köyünde, yaşı geçkince kızı ile birkaç dönüm tarlasını işleyerek geçinmeye ve elinde avucundaki toprağı da köyün ağası Yosturoğlu'na kaptırmamaya çalışan bir babadır. Tek hayali iki öküz alıp tarlasını kendisi sürebilmek, kimseye muhtaç olmamaktır lakin, iki öküz de az paraya alınmaz. Karabibik'i komşu Rum köyünü borç alabilmek umudu ile ziyaret ettirirken, yazar burada da Rumlar ile Türklerin karşılaştırılması ile, geri kalmışlığımız gerçeği ile baş başa bırakır okuyucuyu.
Dönemin sosyal, ekonomik, siyasi şartlarını da elinden geldiğince yansıtmış olan eser, hakikaten de gerçekçi. Anlattığı bağlamdan, kullandığı dile kadar, Toroslarda bir köyde hissettiriyor insana kendini. Milliyetçiliğimden bağımsız yorum yapmayı isterdim lakin, bizden olanı muhakkak, tez elden, gecikmeden, geciktirmeden okumak, bilmek, tanımak, özümsemek gerektiği görüşündeyim. Tavsiyemdir, sevgi ile...
